
Öncelikle şunu söylemek isterim ki ben film izleyeceğim zaman filmin konusuna içeriğine senaryosuna siz ne derseniz fragman vb. yani ipucu verebilecek hiç bir yazı, video tarzı içeriklere bakmam. Sadece türüne ve oyuncularına bakarım.
Sinemanın iyisi yada kötüsü sıralamasına inanmam. Her iyinin içinde bir kötü her kötünün içinde bir iyi vardır. Feng shui felsefesi miydi bu diye sanki bilmiyormuş gibi yapim mi :D yok yok oydu biliyorum. Bu da ne güzel bir kavram yaa al vallahi herşeyin içine koy.
Gel gelelim filmimize. Filmimizin oyuncu kadrosu beni kendine çekti Mark Ruffalo, Taylor Kitsch,
Julia Roberts, Jim Parson gibi baya sevdiğim insanlar var. Dedim ki bu film izlenir arkadaş.
Filmimizin başlangıcında Mark abinin (Ned) kıvırarak bir partiye girişinde ulan noluyoruz filan diyor insan. Beklemiyor yani Yeşil Devden :D Başrolümüz Ned bir gay ve girmiş olduğu toplulukta da hepsi gay. Bu arada filmimiz 1980lerde geçiyor. Partilerde gay seks partileri çılgınca eğlenmeler falan. İçki azgınlık gırla. Gayler birbirleri arasında oldukça rahatlar ve hislerini saklamıyorlar. Bu arada kızlardan daha duygusal olmaları acayip gülünç geldi bana :D Bilmiyorum hetero bir erkek olduğum için midir empati yapamadığım için midir bu filme karşı bakış açım biraz sert olabilir :D
Bence homoseksüellik sağlıksız bir durum. Dini siyasi toplumsal tüm baskısal durumların arkasında ben duruma biraz sağlık açısından bakarım arkadaş. Yaradılıştan gelen bi takım özellikler var yaa. Dur bi düşün organların görevleri ne? Diyebiliyor musunuz ben bugün burnumdan yemek yicem diye? Bence homoseksüellik doğuştan gelen değil sonradan psikolojik yada hormonal dengesizlikten oluşan bir durum. Herkese bir erkeğe bir erkek çekici gelebilir. Yada bir kadın bir kadından etkilenebilir. Bunu dile getirebilir. Gerçekten çok sevebilir. Ama sevgi ile cinsellik aynı şey değildir.
Off girmeyim bu konulara ayrıldıkça ayrılır bölündükçe bölünür konu. Bide onların bakış açısından bak diyenler çıkar ben işi başka boyutlara taşırım. Sürer gider bu tartışmalar. Hayatta en güzeli aslında yargılamadan düşüncelerini paylaşabilmek. Benim düşüncem bu arkadaş!
Filmde Aids'in yeni yeni dünya sahnesinde popüleritesini arttırdığı zamanlar konu alıyor. Gayler arasında yavaş yavaş arkadaşlarını kaybediyorlar. Ned'in şu zamana kadar doğru düzgün bir ilişkisi olmamış. Ulan çirkin gayler arasında da çirkin. Hepsi kaslı fizikli bizimki kısa boylu sadece bir omuz var. Hemen değiniyim filmin sevmediğim diğer kısmı ise bu oldu gayler acayip yakışıklı dediğimiz tipler olurken lezbiyenler"bi iki tane görülüyor sadece" öyle böyle değil çirkin kızlardan seçmişler. Bu algı yıkılmalı esas arkadaş :D Gaylere gay lezbiyenlere lezbiyen bakış açısı değil de yakışıklı ise gay çirkinse lezbiyen olur algısı esas insanları fiziken yargılamaktır. Bence yanlış olan budur. İnsanın elinden bişey gelmez. İnsan elinden bişey gelmeyeceği konularda yargılanmaz. Değişebileceği konularda değişmelidir.
Ben niye hep böyle uzun yazıyorum yaa. Millet okumayacak sıkılacak. Neyse Ned gayler arasında artan aids vakaları ile ilgili bilinç oluşturmak için bir topluluk kurar. İşin henüz şakasında oldukları için birazda aralarında en yakışıklı ve en popüler olan Bruce'u başkan seçerler. Al işte yine yakışıklılar bir adım önde :D Asıl kurulma amaçları gayliği topluma kabul ettirmekken bir anda aids vakalarının artması üzerine artık çalışmalar bu yönde ilerlemeye devam eder. Ned bir yazardır ve bu konu hakkında çok sert yazılar yazmakta toplumun dikkatini çekmektedir. Bu kadar asi bir gay de alışılagelmiş değil nedense :D Ani öfke nöbetleri geçirip sonradan kırıtarak özür dilemesi beni açıkçası gülümsetti :D Ned bu ölümleri engelleme çabası esnasında Newyork times'da çalışan Felix ile ilişkiye başladı. Kader mi dersiniz senaryo mu Felixde bu hastalığa yakalandı ve yavaş yavaş Ned'in gözleri önünde erimeye başladı. Ned bunu durdurmak için daha da agresifleşti. Aids çalışmalarını köhne bir hastanede yürüten Emma(julia Roberts) bu durumun araştırılması ve çözüm bulunması için Amerikan sağlık örgütüne defalarca bütçe başvurusunda bulundu ama sanki Amerikan hükümeti gaylerin ölmelerine gözyumuyor gibi her defasında işi yavaştan alıyordu. Bu bir çeşit gay infilak hareketi miydi? Yoksa bunu sadece gayler mi böyle algılıyordu?
Hayat öyledir zaten size kötü bişey olduğu zaman hemen durumu bireyselleştirir aşırı tepkiler veririz. Gayler de öyle yaptı biz heryerdeyiz der gibi çalışmalarını arttırdı. Ezilmişliğin verdiği azimle çalıştılar sonuç :D yıl 2015 herkes ben gayin diye yürüyüş yaptı. Yer:Türkiye. Tabi herkesin kendi bakış açısı. Film aslında o kadar iyi işlenmiş o kadar oyunculuk iyi ki "Mark abi dışında bence o biraz abartmış aşırı kıvırtıyordu" benimde şu an çıkıp hepimiz gayiz bunu onlara neden yapıyorlar demem lazım. Ama durum öyle değil bilinçli olmak lazım. Her ezilen beni eziyorlar diye çıkar beni anlayanların yanına gidicem derse bu iş olmaz. Dünya birleşmekten çok ayrışan bir yer olur. Seni eziyorlarsa kendini kabul ettir arkadaşım. Bu benim görüşüm ama içinizdeyim ben hayatı böyle yaşamak istiyorum de. Ama bunu derken başkasının özgürlüğünü kısıtlama başkasına zarar verme. Yine dağıldı...
Çok fazla uzatmayım filmin aslında ana mantığı güzel aids'e karşı farkındalık yaratma çabası içerisinde ama bunu eşcinsel sever şekilde yapması bence olmamış durum daha da iyi şekilde anlatılabilirdi. Belki de sansasyon yaratmak istediler bilemiyorum. Belki de yarattılar. Belkide bu filmin ana konusunu aidsle mücadeleden çok gayliğin savaşı olarak algılayanlar 2015 yılında onlarca yürüyüş miting yaptılar. Yani başardılar bilemiyorum. Ama ben sevmedim. İzlenebilir mi? izlemeniz bence zaman kaybı olur ben çoğu yerde sıkıldım neler olacağını tahmin ederek izlediğim filmleri sevmiyorum. Oda ölecek oda ölecek dediğim kişiler teker teker öldü. Sonuç: Zaman kaybı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder